Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası planda önemli bir aktör olarak Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, BM’nin reform açısından yeniden değerlendirilmesi gerektiği yönündeki eleştirilerini ortaya koydu. Erdoğan, 77. Genel Kurul görüşmelerinde gündeme getirdiği bu reform çağrısının, dünya barışının tesis edilmesi ve küresel sorunlarla etkin mücadele edilebilmesi adına hayati önem taşımakta olduğunu dile getirdi. Bu konuda yaptığı vurgular, sadece Birleşmiş Milletler’in işleyişini değil, aynı zamanda global siyasi dinamikleri de etkileme potansiyeline sahip.
Erdoğan, konuşmasında, Birleşmiş Milletler'in özellikle güvenlik konseyi yapısındaki adaletsizliklere dikkat çekti. 1990’lardan bu yana pek çok krize tanıklık eden BM, söz konusu krizleri çözüm konusunda yetersiz kalması nedeniyle eleştirilmektedir. Güvenlik Konseyi'nde alınan kararların, dünyanın büyük bölümünü temsil eden ülkelerin görüşlerini yansıtmadığını belirten Erdoğan, bu durumun, kuruluşun etkinliğini sorgulatacak kadar ciddi hale geldiğini ifade etti. Örneğin, daimi üyelerin veto hakkı, dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan çatışmalara karşı etkili olmayı engelliyor. Bu konuda yapısal değişikliklerin gerçekleştirilmesinin şart olduğunu dile getiren Erdoğan, “Dünyanın 5’ten büyük olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz” ifadesini kullandı.
Birleşmiş Milletler’in birçok uluslararası sorunun çözümünde yetersiz kaldığını belirten Erdoğan, global sorunların yalnızca birkaç ülkenin inisiyatifiyle çözülemeyeceğini vurguladı. İnsanlık için en kritik meselelerden biri olan iklim değişikliği, yoksulluk, göç, terörizm ve sağlık krizlerinin (örneğin COVID-19 pandemisi) çözümünde uluslararası dayanışmanın kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti. Türkiye'nin bu konuda aktif rol alacağına inandığını belirten Erdoğan, BM’nin bu sorunlarla da etkin bir biçimde başa çıkacak bir yapıda olması gerektiğinin altını çizdi.
Bu kapsamda, reform önerilerinin bir an önce hayata geçirilmesi, dünya halklarının ortak geleceği için kaçınılmaz hale gelmiştir. Erdoğan, tüm ülkelerin işbirliğine açık ve kapsayıcı bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini ifade ederken, uluslararası toplumun da bu çağrıyı dikkate alması gerektiği vurgusunu yaptı.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler’e yönelik yaptığı reform çağrısı, yalnızca Türkiye'nin değil, tüm uluslararası camianın dikkatini çekti. Global sorunlara daha etkin çözümler geliştirmek ve insanlık için daha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için çağrısının karşılık bulması umut ediliyor. Bu çerçevede, Birleşmiş Milletler’in gelecekteki rolü ve etkisi, uluslararası ilişkilerin şekillenmesinde belirleyici bir faktör olmaya devam edecek gibi görünüyor.